Ağız içindeki dokularda başlayan kötü huylu tümördür. Dudak, dil, yanak, damak ve diş etlerinde görülebilir. Ağız kanseri, genellikle ağrısız yara ile başlar. Sigara ve alkol en büyük risk faktörleridir. Erken teşhis önemlidir. Geç fark edilirse yayılabilir. Ağız içi yaralar ciddiye alınmalıdır. Tedavi cerrahi, radyoterapi veya kemoterapi ile yapılır.

Ağız Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Ağız Kanseri

Ağız içinde, dudakta veya dilde 2 haftadan uzun süredir iyileşmeyen yaralar ağız kanserinin habercisi olabilir. Bu yaralar genellikle ağrısızdır ama bazı durumlarda ağrılı olabilir. Ağız içindeki sertlikler, şişlik veya dudakta oluşan kitleler mutlaka bir doktor tarafından değerlendirilmelidir. Sebepsiz yere oluşan uyuşma hissi, karıncalanma veya dilde hissizlik, sinirleri etkileyen bir tümörün belirtisi olabilir. Yutarken veya çiğnerken ağrı, batma hissi veya zorlanma yaşanması; boğaz bölgesine yayılan bir kanser belirtisi olabilir. Uzun süreli ses kısıklığı veya boğazda yabancı cisim hissi, ağız kanseri durumuyla ilişkili olabilir, özellikle tümör genze yakınsa.

Eritroplaki (kırmızı leke) ve lökoplaki (beyaz leke) adı verilen bu oluşumlar kansere dönüşme riski taşıyabilir. Geçmeyen kötü ağız kokusu, özellikle ağızda enfeksiyon veya doku bozulmasıyla birlikte kanserin bir belirtisi olabilir. Hiçbir neden yokken dişlerin gevşemesi ya da takma dişlerin aniden rahatsız etmesi kemik dokusuna yayılan kanserin belirtisi olabilir. Bu belirtilerden biri ya da birkaçı iki haftadan uzun sürüyorsa, mutlaka ağız cerrahisine başvurulmalıdır. Özellikle sigara ve alkol kullanımı gibi risk faktörlerine sahipseniz, düzenli kontroller yaptırmak hayati önem taşır.

Ağız Kanseri Neden Olur?

Sigara, puro, nargile veya çiğneme tütünü gibi ürünler ağız kanserinin en önemli nedenlerinden biridir. Bu ürünlerdeki zararlı kimyasallar ağız dokularına zarar vererek hücre mutasyonlarına yol açar. Aşırı alkol kullanımı ağız mukozasını tahriş eder ve tütünle birlikte kullanıldığında kanser riskini kat kat artırır. Alkol, hücrelerdeki DNA yapısına zarar vererek kanser gelişimini kolaylaştırabilir. Özellikle cinsel yolla bulaşan HPV tipleri, ağız ve boğaz bölgesinde kanser gelişimini tetikleyebilir. Virüs, hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasına neden olur. Diş eti hastalıkları, çürükler ve ağız içi enfeksiyonlar zamanla hücre hasarına neden olabilir. Bu durum, ağız kanseri riskini artırabilir. Güneş ışığındaki ultraviyole (UV) ışınları dudaklardaki hücreleri tahrip ederek kanserin oluşumuna zemin hazırlar.

Bağışıklık sistemi zayıflayan bireylerde vücut, hücrelerdeki anormal değişiklikleri tanıyıp yok edemez. Bu durum da kanser riskini artırabilir. Vitamin ve mineral eksiklikleri (özellikle A, C ve E vitaminleri), hücre sağlığını bozar. Antioksidan eksikliği ağız dokularının kendini yenilemesini zorlaştırır. Ailede bu durumun öyküsü olan bireylerde genetik yatkınlık nedeniyle risk daha fazladır. Genetik faktörler bazı hücrelerin daha kolay hasar görmesine neden olabilir. Kırık dişler, kötü protezler veya sürekli aynı bölgeyi tahriş eden nesneler uzun vadede hücre hasarına ve kanserleşmeye yol açabilir.

Ağız Kanseri Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Ağız Kanseri

İlk evrelerde genellikle cerrahi müdahale tercih edilir. Tümörlü doku ve çevresindeki sağlıklı dokunun bir kısmı çıkarılır. Gerekli durumlarda lenf bezleri de alınabilir. Geniş çaplı cerrahilerde, hastanın çene kemiği, dil veya damak gibi organlarında yeniden yapılandırma gerekebilir. Kanser hücrelerini yok etmek için yüksek enerjili ışınlar kullanılır. Erken evrelerde tek başına uygulanabilirken, ileri evrelerde cerrahiden sonra destek tedavi olarak tercih edilir. Radyoterapinin en yaygın yan etkileri arasında ağız kuruluğu, tat alma duyusunda azalma ve yutma güçlüğü yer alır. Kemoterapi, kanser hücrelerinin büyümesini durdurmak veya yok etmek amacıyla kullanılan ilaç tedavisidir. Genellikle radyoterapi ile birlikte uygulanır. İleri evre ya da yayılmış kanserlerde sistemik olarak kullanılır.

Yan etkileri arasında mide bulantısı, saç dökülmesi ve bağışıklık sisteminin zayıflaması bulunur. İmmünoterapi, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücreleriyle savaşmasını amaçlayan tedavidir. Genellikle ileri evre ağız kanseri vakalarında kullanılır. PD-1 inhibitörleri gibi bağışıklık sistemine etki eden ajanlar uygulanır. Destekleyici tedavi, ileri evredeki hastalarda, yaşam kalitesini artırmak amacıyla uygulanır. Ağrı kontrolü, beslenme desteği ve psikolojik destek bu kapsamda değerlendirilir. Sonuç olarak, tedavide en etkili sonuçlar, multidisipliner bir yaklaşımla elde edilir. Erken teşhis, tedavinin başarısını önemli ölçüde artırır. Bu nedenle düzenli diş hekimi kontrolleri ve ağız içindeki değişikliklerin ciddiye alınması büyük önem taşır.

blank
blank